Asıl mesleği fotoğrafçılık olsa da stiliyle bunun ötesine geçen Ulyana Sergeenko teatral, kendine özgün tarzıyla son dönemlerin önemli stil ikonlarından biri olmayı başardı. Fotoğrafçılık ve modayı başarılı bir şekilde harmanlayan Sergeenko ilk koleksiyonunu 2011 yılında çıkardığında kendi gardırobunu gözler önüne sermiş gibi kendisine bir kez daha hayran bırakmıştı. 

Christian Dior İkinci Dünya Savaş'ından sonra yarattığı tasarımlarda diz boyunda biten volümlü, fırfırlı etekler ve bele oturan ceketlerle farklılık yaratmıştı. 40'ların yarattığı bu akım günümüzde artık modern kadınların kendilerine uyarlamasıyla birlikte retro bir tarzın ötesine geçti. Anna Karenina'nın ilhamının etkisiyle Ulyana Sergeenko da tüm ihtişamı ve flörtöz tavrıyla bunu kendiyle bütünleştirmeyi başardı. 

'50'li yılların Sovyet Vogue İllüstrasyonu' olarak tanımladığı ilk koleksiyonundan sonra bu kez dördüncü sezonu için Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan'a yaptığı gezilerden ilham almış. Başa bağlanan eşarplar, karpuz kollar ve çiçek desenleri Sergeenko'nun vazgeçmediği kişisel stilinin parçaları olsa da 2014 Couture'ünde buna çok yer vermemiş. İncelikli el işçiliği, drapeler, parlak satenler, belden oturmalı kloş etekler, diz altı elbiseleri bir araya getiren tasarımlarda vücuda kum saati formu illüzyonu veren parçalarda yer almış.